enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Van
Açık
22°C
Van
22°C
Açık
Pazar Açık
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
20°C
Çarşamba Az Bulutlu
17°C
/
/
/

Asker kaçağı değil vicdani retçiyiz

Yaklaşık 7 yıl önce vicdanı reddini açıklayan Fırat Özkahraman, kendisine yapılan GBT kontrollerinde asker kaçağı olarak görünmesine, “Adresimiz belli kaçak değil sistemin dayattığı askerliği ret eden bireyleriz” diyor.

Asker kaçağı değil vicdani retçiyiz
A+
A-

Yaklaşık 7 yıl önce vicdanı reddini açıklayan Fırat Özkahraman, kendisine yapılan GBT kontrollerinde asker kaçağı olarak görünmesine, “Adresimiz belli kaçak değil, sistemin dayattığı askerliği ret eden bireyleriz” diyor.

Türkiye’de 1989 yılında Tayfun Gönül ardından Vedat Zencir Sokak Dergisinin yapmış olduğu bir kampanya ile vicdani retlerini açıkladılar. Türk Ceza Kanunu’nun 155 maddesi “halkı askerlikten soğutma”dan iki vicdani retçi cezalandırıldı. İlk vicdani retçilerin cezalandırılması bu hareketi yavaşlatmaya yetmediği gibi ilerleyen yıllarda vicdani ret açıklamaları hız kazandı. Wayback Machine’nin 2017 yılında yayınladığı verilere göre 550 erkek ve kadın vicdani retlerini açıkladı.

Vicdani retçilerin düşünce, vicdan ve din özgürlüklerine yönelik müdahalenin yanı sıra Genel Bilgi Toplama (GBT) kontrolleri, para cezaları, ceza kovuşturmaları ve birçok insan hakkının kısıtlanmasına neden oluyor. Bu sorunlarla karşı karşıya kalan vicdan retçilerden biri olan Fırat Özkahraman ‘e değerlendirmelerde bulundu.

‘Darbe girişiminin sabahında vicdani reddimi açıkladım’

90’lı yıllarda zorunlu göçlerden nasibini alan ve metropollerde işçi olarak yaşamını sürdüren Özkahraman,15 Temmuz darbe girişimini mizahsen bir durum olarak yorumlayarak, “Darbe girişiminin sabahında Vicdani Ret Derneği ile bağlantılı bir şekilde vicdani reddimi açıkladım. Yok sayılan kimliğim etkin sebeplerim arasında” dedi. 

Vicdani Retçi Fırat Özkahraman

Yaşamın her alanında mevcut koşulların sağduyu ve bilinç ile düzeltilebeliceğine olan inancının kendisini iktidarların çıkarlarını savunan militarizme karşı çıkmasını sağladığını belirten Özkahraman, “Askeri kurumlar bizleri birer birey olarak değil sistemi koruyacak birer araç olarak görüyor. Bugün yok sayılan kimliğime karşı yürütülen psikolojik, asimilasyon politikaları Vicdani Ret hakkımı kullanmamda etkin sebeplerim arasındadır. 40 yıldır ülkemizde yaşanan savaşın çözüme ulaşamaması çözüm yolunun savaş olmayacağını ortaya koymuştur. Çözüm sürecinde savaşın bitirilebileceği olasılığının ve tüm halklarımız ile kucaklaşabileceğimizin inancı ve pozitif enerjisini görmek vicdani ret beyanımda ki en büyük etken olmuştur” diye belirtti.

‘Kaçak değil vicdani ret’çiyiz’

Vicdani Ret ile ilgili hakkında henüz bir mahkemenin açılmadığını söyleyen Özkahraman GBT kontrollerinde ‘asker kaçağı’ olarak görülmelerini Kabul etmediğini vurgulayarak şu sözlerle tepkisini dile getirdi; ” Adreslerimiz belli iken kaçak görülmemiz mantıklı değil. Bizler sistemin dayattığı ve insanlık onurunu ayaklar altına alan zorunlu askerliği ret eden bireyleriz. Kaçak değil vicdani ret’çiyiz. Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile pasaport yasağım var. Askeri kurum ve adliyelerden gelen belgeler ile iş çıkışlarına maruz bırakılıyorum. 3 kez işten çıkarıldım. Yaşam haklarımız elimizden alınıyor” ifadelerine yer verdi.

‘Zorla askere götürülme tehdidine maruz kaldım’

Politik sebeplerden dolayı 2018 yılında 1 yıllık tutukluluk yaşadığını söyleyen Özkahraman, tahliye esnasında zorla askere götürülme tehdidine maruz kaldığını belirterek şöyle devam etti;  “Bu tehditlere karşı ‘hiç bir koşulda askerlik yapmayacağım ve hiç kimsenin çıkarları için birini öldürmeyeceğimi söyledim. Vicdani ret bireysel alınan bir karar olsa da toplumsal bir hareket. Bireysel kararlarımız aslında binlerce yıldır var olan devlet ve dayatmalarına karşı onurlu bir çıkıştır” 

‘Savaşın temelini iktidar oluşturuyor’

Zorunlu ve bedelli askerliğin arasında bir fark görmediğini belirten Özkahraman, “Teoloji’nin bile insanlar için özgür iradeden bahsettiği bir yaşam düzeninde savaş dayatmasını Kabul etmek insanlık onurunu ve yarattığımız tüm değerleri çiğnemektir. Bedelli askerliğin savaşın en büyük kaynağı olan silahların temini için gerekli olan aracı sağladığı reddedilemez bir gerçektir. İster savaşta asker olun, ister savaşta kullanılacak silahı temin edin iki tutumda asla Kabul edilemez. Savaşın en büyük kaynağı insandır. İlkel insan tarihinden bu yana savaşların temelinin iktidarın hırsı oluşturuyor” vurgusunu yaptı. 

‘Savaşın bitmesi vicdani retle mümkün’

Son olarak savaşlara karşı barışın savunulması gerektiğini ifade eden Özkahraman şu çağrılarda bulundu; “Savaşların en büyük kaynağı ve silahı olan insanlar savaşı bitirebilir. Bu durumda ancak onurlu bir duruş ile mümkündür. Vicdani reddin yasal olarak tanınması gerekiyor. Ret beyanını açıklayan bireylerin askerliğe karşı sergilediği tutumun, sabote edilmeden yasal ifade özgürlüğü olarak Kabul edilmesini istiyoruz. Savaşın yıkıcı gücüne karşı yaratıcı olan bizlerin bu duruma dur diyebilecek gücü var. İnsanların bilmesini isterim ki savaşın bitmesi ancak vicdani ret ile mümkündür. Bizim gibi düşünenlerin bizimle aynı yolda yürümeliler.”

/