enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3733
EURO
34,9950
ALTIN
2.325,67
BIST
9.091,44
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Van
Açık
13°C
Van
13°C
Açık
Cumartesi Az Bulutlu
14°C
Pazar Açık
14°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
14°C
Salı Açık
16°C
/
/

Gazete Praksis

Gazete Praksis - Özgür Basın, Özgür Toplum

Sinan Tekdemir yazdı: Hal-i pür melalimiz perişan! Ama…

Sinan Tekdemir bu haftaki köşe yazısının başlıkları “Hal-i pür melalimiz perişan! Ama…” ve “Babil’in arka bahçesindeki virüs: Irkçılık”

HAL-İ PÜR MELALİMİZ PERİŞAN! AMA…

Yaşamak savaşı… Evet defalarca yazıp silmenin ardından yazıya başlama anahtarımı buldum. Yaşamak savaşı…

Türkiye’de yaşayan yurttaşlar olarak on yıllardır ‘yaşamak savaşı’ veriyoruz. ‘Yaşamak’ kelimesi, yan anlamlarıyla birlikte pek çok anlama geliyor. Ancak benim kastetmek istediğim anlamı ölmemek. Çünkü bizi öldürmeye çalışıyorlar ve bunu çok farklı yöntemler kullanarak yapıyorlar. Mesela hakkımız olanı istediğimizde dövülerek, ya da bizim hiç alakamız olmayan yerlerde yaşanan çıkar çatışmalarında ölüme gönderilerek, bazen de çaresizliğimizin son demlerine geliyor ve son çare olarak intihara yöneltilerek. Kadınsak, sırf ‘sevildiğimiz’ için bile öldürüldüğümüz oluyor!

Sözün kısası birileri bizi öldürmeye çalışıyor. Ya da bizi canımıza kıymaya zorluyor. 2019 yılına dair bir hafıza yoklaması yaparsak bahsettiğim minvalde çok sayıda haber gözümüzün önüne gelecektir kuşkusuz.

Yazının başlığında da dediğim gibi hal-i pür melalimiz perişan… Ama bu demek değil ki her şey bitti. Bizim cansız bedenlerimizin üzerine basarak yükseliyorsa birileri, buna dur demek lazım.  Peki, nasıl yapacağız?

Geçtiğimiz Kasım ayında Bakırköy’de bir miting yapıldı; “İnsanca Yaşamak İstiyoruz” diye… Oradaki talepler bir nebze nefes almak için ihtiyaç duyulan şeyleri ifade ediyordu…

Geçtiğimiz günlerde de Gebze’de metal işçileri bir miting yaptı… Orada yapılan konuşmalar, taşınan pankart ve dövizler, atılan sloganlar… İşte onlar, kurtuluşun reçetesidir!

Selam olsun dünyayı yaratan işçi sınıfının öncü neferlerine!

 

 

‘BABİL’İN ARKA BAHÇESİNDEKİ VİRÜS: IRKÇILIK

Televizyonda “Babil” diye bir dizi başladı. Sosyal adalet, gelir adaletsizliği, KHK’ler… gibi temaları işleyeceği için ilgimi çekmişti. Halit Ergenç gibi ilerici, toplumsal olaylara duyarlı olduğunu düşündüğüm başarılı bir aktörün de başrolde olması diziye karşı uyanan ilgimi kabarttı. Zira işleyecekleri konular senaristinden ışıkçısına kadar ekibi hapishaneyi boylatma ihtimali olan günümüzde ciddi cesaret gerektiriyor maalesef. Ki dizi hakkında “FETÖ soruşturması” açıldığına dair haberler çıkmaya başladı bile.

Ancak dizide öyle bir detay var ki tüm büyüyü tek başına bozmayı yetti. Kötü bir karakter var dizide ve bu karakter bir Kürt. Bu durum en hafif tabirle ırkçılıktır.

 

 

Şive yapmayı bile beceremeyen birinin canlandırdığı Kürt kötü karakter, daha önce izlediğim pek çok tiyatro oyunu, dizi ve filmden aşina olduğum bir şey aslında. Sanatı bu kadar bayağılaştıracak pek az şey biliyorum. Anlatılacak toplumsal bir meramı olan bir işin de böylesine tek düze ve bayağı bir yola sapması, Türkiye’de ırkçılık kanserinin geldiği boyutu ve sardığı çevreyi bize –en azından bana- bir kez daha göstermiş oldu.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
/