enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,4729
EURO
34,9500
ALTIN
2.436,45
BIST
9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Van
Az Bulutlu
20°C
Van
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
21°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
21°C
Pazar Parçalı Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
20°C
/
/
/

Onat Kutlar’ı nasıl bilirsiniz?

Gazeteci-Yazar Hilmi Toy, Avrupa Forum için yazdı: Onay Kutlar’ı nasıl bilirsiniz: 25 yıl önce bu dünyadan İstanbulluluğı Antepliliğinden gelen Onay Kutlar geçti gördünüz mü?

Onat Kutlar’ı nasıl bilirsiniz?
13.01.2020
A+
A-

 

Gazeteci-Yazar Hilmi Toy, Avrupa Forum için yazdı: Onat Kutlar’ı nasıl bilirsiniz: 25 yıl önce bu dünyadan İstanbulluluğı Antepliliğinden gelen Onat Kutlar geçti gördünüz mü?

 

Ocak 2017, ben İstanbul Silivri Hapishanesindeyim. Bu yazıyı o gün yazdım. Şimdi dünyamızdan geçeli 25 yıl oldu Onat Kutlar’a. Yeniden yazmak istesen de gene aynı şeyleri yazar paylaşırdım kuşkusuz. Tamda bu yüzden 3 yıl önce bugün içeriden yazdığım yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum. Okuyun ve paylaşın sizde. Emeğiniz zay olmaz inanın. Sanat dünyasında çokça tanınsa, Aydın çevrede çokça bilinse de bizim cenahta az bilinen, az tanınan biridir Onat Kutlar. Çokça paylaşın bu yüzden. Çokça okuyun. Yazının girişinde böyle yazdığım için de beni mazur görün.

     Söze nereden başlasam diye düşünüyorum Silivri’den, yani içeriden. Söze nasıl girilir ki içeriden yazarken. Antepli Edem Onat Kutlar’ı yazmak istiyorum bu kez. Böyle bir insan için kırk kez düşünüp bir kez yazmak gerekir tedirginliğini duyuyorum. Aynı tedirginlik yüzünden değerli yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik’in vefalı kalemiyle yazdığı ve kitabın adına  “Kelepçeye İnat Hayat” diyen (Kutsiye Bozoklar) Işık Kutlu için yazmaya başlayamadım bile. Sakınırım birçok şeyden. Onat Kutlar “Yeter ki Kararmasın” diyerek hep yazdı bizlere. Politik tutsaklara yazdı. Ömrünce hep üretti büyük insanlık için. Ürettiğini cömertçe sundu, paylaştı. Kibirsiz, böbürlenmeden, en önemlisi de üşenmeden, ertelemeden ama bazen ‘gecikerek’, ‘son dakikada da’ olsa yazdı ve paylaştı bir dost canlılığı, bir dost sıcaklığı, bir cevahir yürekliliğiyle…

      Arif Keskiner, arkadaşı Onat Kutlar için yazdığı mektupta Nazım Hikmet’in Kuvayı Milli Destanı’ndaki “Antepliler silahşör olur / Antepliler yiğit kişilerdir.” dizeleriyle başlamış söze. Siz de bana “Nişliğin edem? Nişliğin yoourum?” derseniz, ben de Antepli bir yiğidi, sanat ve edebiyatımızın bir beyin gücü, yürek gücü, düşlerine sahip çıkan kovboyu olan Onat Kutlar Edem için yazmak istiyorum diyebilirim sadece. Tanımanıza, tanıtmanıza, belki de tanışmanıza küçük bir katkı olur hevesindeyim.

        İşte bu hevesle yazarken Televizyon’da ‘Son Dakika Haberi’ diye sahnelerin sevilen sinema sanatçısı Halit Akçatepe’nin 79 yaşında yaşamını yitirdiğini verdi. Bir sinema aşkının ustasından Anteplilerin deyimiyle ‘Sinama delisi’nden söz ederken yaşamımıza gülüşler konduran sinema sanatçılarından Halit Akçetepe’nin acı haberi de düştü ömrümüze. Değerli yazarlarımızdan Rıfat Ilgaz’ın yazdığı, bir Ertem Eğilmez filmi olan ‘Hababam Sınıfı’nın Güdük Necmi’si de yok artık. Daha Önce de İnek Şaban ‘Kemal Sunal’, Tulum Hayri ‘Can Gürdap”, Damat Ferit ‘Tarık Akan’ çıktı yaşam kapısından Onat Kutlar’lar Mahallesi’ne taşındı. Bir kez daha ‘Aç kapıyı Veysel Efendi, Halit Akçetepe gidiyor.’ Tarık Akan’ın peşinden o mahalleye işte. Öyle ya Hababam Sınıfı kapıcısı Veysel Efendi de taşınmıştı, Pakize ablası da. Bu dünya da, Hababam Sınıfı da eksiliyor. Sonunda düşündüren kahkahalarımız da… Bu dünyada insanlar için doğal ölüm, bir noktadan sonra baş göz üstüne de karanlık güçlerce, haince patlatılan bir bomba da, sıkılan bir kurşunda, kırılan bir kalemde, hain bir tuzakta kan uykularda ölmek, öldürmek baş göz üstünde olmuyor. Erkenci vedalar durağında inmek, inip de gitmek apansız, içini kanatıyor insanın, yüreğini ta derinden sızlatıyor. Tıpkı şehri Antep’in, yaşadığı İstanbul’dan bütün azametiyle dünyalı bir kimliği olan Onat Kutlar’ın vedası gibi…

     Onat Kutlar İstanbul Taksim’de The Marmara Otel’in Pastanesinde otururken, hatta evlilik yıl dönümü için eşini bekleyişte zamanını doldururken 30 Aralık 1994 tarihinde patlatılan bir bombayla ağır yaralandı, 11 Ocak 1995 tarihinde de veda etti sevdiklerine, sevenlerine, büyük bir insanlığa. Doğduğu ayda, doğum gününden 10 gün önce hem de. Son sözünü bile söylemeden üstelik… Onu tanıyan, onunla tanışan güzel insan, yürekli insan, umutlu insan, gülümseyen insan demden geçemez adının geçtiği yerde. Gittiği, vardığı her yere Antep’i de götüren insan. Emekçi insanlığın iyimser halleri, umutlu halleri, Gülen halleri Onat Kutlar kısaca. Hatta dost halleri demek belki daha çok yakışır.

        Benim bire bir tanışma şansım, fırsatım olmadı Onat Kutlar’la. Çünkü ben Antep’te yaşarken Onat Kutlar İstanbullu olmuş, ben İstanbul’da yaşarken de o çoktan veda etmişti. Ahmet Arif’in,

“Vurulmuşum,

 Düşüm gecelerden kara

  Bir hayra yaranım çıkmaz

 Canım alırlar ecelsiz, 

 Sığdıramam Kitaplara. 

 Vurulmuşum,

  Hiç sorgusuz, yargısız

  Kirvem hallarımı aynen böyle yaz” dediği gibi.

 Ben Onat Kutlar’ı içeride tanıdım 12 Eylüllü günlerde. Hatay’da 1985 ya da 1986 yılıydı. “Yeter ki Kararmasın” kitabıyla tanıyıp tanıştım bu değerli insanla. Ondan sonra hep izini sürdüm yaşam yolunda. Nerede bir yazısını görsem, gazete ve dergilerde adının geçtiği bir yazıya rastlasam hep okudum. Okumanın ve de tanımanın tadını aldım her defasında. Bu tadı almamak böyle bir insanı sevmemek, kadir kıymet bilmemek elde mi? En son çalışma arkadaşı, can yoldaşı, kadir kıymet bileni Hülya Uçansu’nun hazırlanıp yayınlandığı “Onat Kutlar’a Mektup Var” kitabını okudum. Ve tabii ben gene içerdeyim Silivri’de. Benim ben olmamda emeği çok olan canım, Mersin’den alıp gönderdi kitabı bana. “Güzel bir kitap…” demesi bile fazla. “Mektuplardan kitap olur mu?” diyenlere de güzel bir yanıt. Onat Kutlar’ın hayat kavgasından arkadaşları, dostları bir bir yazmış mektupları ve 80. Yaş gününde armağan etmişler Onar Kutlar’a… Armağanların en güzelinden olmuş. Bu eser, Onat Kutlar’a olduğu kadar Antep’e, Anteplilere de armağan olmuş. Antepli olduğu kadar Türkiyeli Onat Kutlar, Türkiye’nin kültür sanatına, edebiyatına bir armağan olmuş. Hülya Uçansu başta olmak üzere yazan her kesin emeğine yüreğine sağlık. 

         Onat Kutlar kültür ve sanat alanında, edebiyatta, sinemada da ulusal sınırlara kendini hapseden bir görüşün ve duruşun ötesinde insanlığın ortak mirası evrensel kültür, sanat ve edebiyatın değerlerine sahip çıkan, onun çağdaş parçası olan, olmaya çalışan biridir. Mezhebine meşrebine bakmaksızın insanlığın yarattığı değerleri bilen, bilinmesini isteyendir. Onat Kutlar’ı okuyup onunla tanıştığınızda bunu daha iyi anlayacaksınız. Yerelden evrensele, evrenselden yerele insanlığın ortak kültürel değerlerini birleştirme, geliştirme ve estetik yaratımını geçekleştirme çabasıdır Onat Kutlar. Bunu sinema alanında, Senaryolarında, insan hakları, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde görebilirsiniz. Onun hayat hikâyesi ülkemiz kadar dünya tarihinin de bir parçası ve serüvenidir.

       Onat Kutlar 1936 yılında 25 Ocak günü Antalya’da doğar. İlk ve orta öğrenimini Antep’te bitirir. Liseden sonra İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümünde bir yıl okuduktan sonra Hukuk Fakültesine geçer. Mezun olmadan ayrılır, Felsefe eğitimi için Paris’e gider. 1961-1962 yılında Sarbonne Üniversitesi’nde felsefe bölümüne devam eder. Antep’te Nakip Ali sinemasıyla başlayan sinema aşkına bir karşılıkta Paris’te bulunur. Okul bir yana sinema bir yana olur. Hayat çizgisinde ayaklarının onun yüreğinin götürdüğü yere sürükler. Sinema aşkı Onat Kutlar’da bir şenliğe dönüşmesinin yolları böylece döşenir. 1962 yılında Paris’ten Türkiye’ye döner. 25 Ağustos 1965’te İstanbul’da aynı sevdanın tutkunu olan arkadaşlarıyla Türk sinematik Derneği’ni kurar. 1966 yılında da derneğin yayın organı da olan Yeni Sinema Dergisi’ni yayınlar ve yönetir. “Genç Sinemacılar” grubunun oluşumuna ve Genç Sinema dergisinin yayınlanmasına katkısı olduğunu Ahmet Soner anlatıyor ayrıca. Genç polemikçilere, gençliğin eleştirel sivri diline olgun, öğretici yanıtlar verdiğini de belirtiyor. 1978 yılında Kültür Bakanlığı’na bağlı Film yapım ve gösterim merkezini kurar ve iki yılda yönetir Onat Kutlar.

         İstanbul Film Festivali kurucularından olup, hain bir bombayla yaşamını yitirene kadar… Düzenleme kurulu üyeliği yaptı Onat Kutlar. Ayrıca İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSU) Yönetim ve İcra kurulu üyeliği yaptı. Yusuf ile Kenan, Hazal, Delikan, Kurban Olurum ve Hakkâri’de Bir Mevsim filmlerinin senaryolarını yazdı. İstanbul’un ilk sanat filmleri sineması olan Alkazar’ın kurucularından oldu. Sinema bir şenlikti. Onat Kutlar için. O herkes için sinema bir şenlik olsun istedi.

        Antepliler ne kadar övünse azdır Onat Kutlar ile. Türkiye’de ilk Sinema ve Tiyatro Derneği’ni bir başka Antepli şair ve sinema tutkunu olan Ülkü Tamer ile birlikte 1950 sonlarında Nakip Ali’nin de değerli katkılarıyla kuran da Onat Kutlar’dı. İstanbul’da değil sadece gittiği her yerde Antep’i tanıtan, Antep mutfağının tanınmasında önemli katkısı olan biriydi Onat Kutlar.

Ayten Köylüoğlu, Onat Kutlar’a yazdığı mektupta “Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’na Onat Kutlar damgasını vurdu. Gaziantep Şehit Kamil Belediyesi yeni yapılan mahalleye Onat Kutlar Mahallesi ismini verdi.” diyor. Ardından bilgilendirme yaparak. Onat Kutlar’ın oturduğu sokakta adını taşıyor şimdi Antep’te. Yıllar sonra Antep’te Onat Kutlar Salonu’nda genç bir Tiyatro grubunun ve oyunun adını da anımsayamadım şimdi, oyunu izledim. Oyun güzeldi.  Ama salon harikaydı, adına yakışır.

        Türkiye’nin sayılı Film eleştirmenlerinden Atila Dorsay, Onat Kutlar için “Sen hep o tertemiz doğu insanı, o soylu yüreğini her iyiliğe ve güzelliğe açan yurt aydını olarak kaldın.” diyor. Bu yurdun yürekli ve sorumluluk bilinci gelişkin aydınlarından biridir Onat Kutlar. Sinemacı, şair, yazar, sanatçı olan seçkin bir kimliktir. Mete Akalın “Gene senin önerin ve öncülüğünde ‘Tanık Sinema Topluluğu’ oluşturduk.” diyor ve ekliyor: “Gönlünde yatanı başaran biriydi” diye yazıyor mektubunda. Ömer Tuncer’in yazdığına göre 1967’de Bursa’da Bursa Sinema Derneği’nin kuruluşuna yol gösterir, katkı sunar, açılışına da katılır Onat Kutlar ve bir de konuşma yapar. Sinema için memleketin neresinde yaprak kımıldasa elini uzatır, yüreğini açar, koşar adım yardımına gider Onat Kutlar… Çağrıldığı yere erinmez. İlle de gençler için.

       “Kimin başı derde düşse sana gelir, fikrini alırdı; bir bildiri mi yazacaklar, bir aydın hareketimi örgütlenecek ilk senin kapın çalınırdı. Sen de her şeyi bir yana bırakır elinden gelen desteği verirdin. O içten gülüşünü, sıcacık yüreğini esirgemezdin kimseden…” diyor Vecdi Sayar Onat Kutlar’ı anlatırken. Çünkü kelimenin tam anlamıyla ‘Yeter ki Kararmasın’ diyendin. Yeter ki düşlerine sahip çıkmasını bilenler olsun Onat Kutlar için. Deniz’lerin idamını engellemek için imza toplanmasında, 12 Eylül 1980 darbesine karşı Aydınlar Dilekçesi hareketinde önde olanlardandır.

Türkiye’nin aydın birikimini temsil edenlerle. Darbelere karşı olduğu kadar memlekette olsun, dünyanın herhangi bir yerinde olsun, idamlara da karşıdır Onat Kutlar. 1960’lı yıllarda Mendereslerin idamına da karşı olmuş, 12 Mart 1971 darbesiyle Deniz’lerin idamına da karşı çıkmış, idamı engellemek için o koyu karanlık günlerde imza kampanyasının yürütülmesinde öne çıkıp sorumluluk üstlenmiştir. Yaşar Kemal, Deniz’lerin idamını engellemek için yürüttükleri imza kampanyası hakkında şunları anlatıyor doğarcığındaki anılarından ‘Hukuk okumuştu, yasaları hepsinden iyi biliyor.

Tüm çabalara rağmen TBMM’den idam kararı çıktı… O gün Onat’ı görmeliydiniz. O ışık gibi gülen umudun adamı küçücük bir çocuk kadar kalmış, yumulmuş gitmiş, sağır dilsiz olmuştu. Hiçbir şey onu teselli etmiyordu. O gün arkadaşlara dedim ki; ‘Asılacak üç kişi değil dört kişidir, dördüncüsü de Onat Kutlar… Hiçbir ölüm beni bu kadar etkilemedi. Çünkü ‘Güneşte kurudu petek / Bütün bal Arıda Kaldı.’

         Biliyorsunuz, Yaşar Kemal de edebiyatımızın koca çınarı, İnce Memed’i idi. Yaşar Kemal’de Onat Kutlar’ların mahallesine taşındı. Şimdi aynı adreste birlikteler. Bir gerçeğin daha altını çiziyor Onat Kutlar’ı anlatırken Yaşar Kemal: “Ülkemizde yaratılmış her eser onun için bir mutluluktu. Ben, Abidin Dino, Nazım Hikmet’ten sonra en cömert insan olarak onu gördüm. Bizde kıskançlık, dedikodu bir sanattır. Onat bu sanattan yoksundu. Belki de bu sanattan yoksun aramızdaki tek kişiydi. Sabahattin Eyüboğlu’nun ‘İnsan var karartır ak gündüzü / İnsan var ağartır gecemizi’ dizelerini Onat’a itfah ediyorum.” Evet, gecelerimizi ağartan insanlardandı bu memlekette Onat Kutlar gerçekten de. Ruhu şad olsun.

             ‘Unutulmuş bir kentin Ozanı’ diyor Zeynep Avcı’da Onat Kutlar için. Yazılarını 1980’den sonra önce Milliyet gazetesi, Sanat Dergisi sonra Cumhuriyet Gazetesi’nden hep ilgiyle, beğenerek takip ettiğim, en sonda Yaşar Kemal’i uğurladığımız gün Lütfü Kırdar Konferans Salonu’nda Yaşar Kemal’i anmada sunumunu hayranlıkla izlediğim Zeynep Oral da “Sanat dergisi için yazı söz konusu olduğunda: ‘Bu konuyu en iyi kim yazabilir; bu sorunu en iyi kim irdeler, kim anlatabilir?’ diye sorduğumuzda yanıt çoğu kez ‘Onat Kutlar’ olurdu.” diyor. Onat Kutlar’ın kendi şiirini 

‘Kiraz ve kamıştan kavalımızın

 Sesleri

 Dağılıyor havada

 Bir kuyu ağzından geçiyor gibi 

 Rüzgârı mor fistanlı zamanın 

 Bu güzel şarkı da unutulacak 

 Kıyımlar, acılar, kanlar içinde 

Savrulurken yaşadığımız günler 

 Bu soruyu mutlaka soracaksın 

 Ne kaldı, ne kaldı bizden geriye?

diye ekleyerek soruya verdiği yanıt anlamlıdır: 

         Geriye kalan özgürlük inancı ve dayanışma gücü Onat. Geriye kalan senin yazılarınla, mektuplarınla, dostluklarınla, şiirlerinle ve eylemlerinle yarattığın alanlardı, soluduğumuz havaydı… Havaları karartanlara inat gecelerimiz bile ağaracak Onat Kutlar gibilerden arta kalanlarla… “Yaşama dair umuda yazılı sözlerle hep aynı inatla hayatın ellerinden tutarak rüzgârın kelepçesini çözerek yaşamak” adına Işık Kutlu (Kutsiye Bozoklar) gibi…

          Atila Alpöge’de Onat Kutlar’ı anlatırken gülümsemesine verdiği anlamla ‘Çoğumuz kendimize dönük oluyoruz. Kendi yapacaklarımıza, kendi başarılarımıza… Sen başkalarından bir kıvılcım bulmayı, onu alevlendirmeyi, ona yaşam vermeyi seviyordun’ diyor. Onat Kutlar kolektif emeğe, çalışmaya ve sorumluluğa değer veren, onca günlük iş güç koşuşturma, görüşme buluşma içinde üretkenliğini gösteren olarak anılıyor dostlarınca.

          Çok yönlü üretken bir insandır Onat Kutlar. Başyapıtı olarak anılan İshak 1959 yılında yayınlandığında, 23 yaşındaydı. 1981 yılında ise ilk şiir kitabı “Peralı Bir Aşk İçin Divan”, 1986’da “Unutulmuş Kent” şiir kitabı, “Yeter ki Kararmasın” denemeleri 1984 de, “Bahar İsyancıdır” yine yazılarından derleme 1986’da yayınlandı. 1985 yılında “Sinema Bir Şenliktir”,1995’de “Gündemdeki Sanatçı”, “Gündemdeki Konu” ve “Senaryolar” adlı kitabı da 2015’te ölümünün ardından yayınlandı. ‘Geçmişin diliyle gelen geleceğin sergisini yaratmak’ çabası yarıda kaldı denebilir belki, ama doğru olan Onat Kutlar’dan öğreneceksek onun geride bıraktıkları yola devam kararlılığıyla yaşayanlasın omuzlarında taşınacak, çabası sürdürülecektir.

           Gazeteci yazar Ali Sirmen de Onat Kutlar için “Antep ülkemin kimi yerleri gibi verimlidir. En çok ne yetiştirir dersen, sana ‘İnsan yetiştirir’ derim. Öykücülüğün, şairliğin, yazarlığın, senaryoculuğun, sinemacılığın ile onlardan biri de ürünlerinin çoğunda Antep kadar İstanbul bir anma toplantısında Antepli dostlarıma yetiştirdikleri sonra da İstanbul’a armağan ettikleri Onat Kutlar için teşekkür ettiğimde hiçte şaşırmış görülmemiş, Onat’ın İstanbulluluğu Antepliliğinde yatar.” tanımında bulunur. Haksız da sayılmaz.

      Şair Sennur Sezer’de Onat Kutlargillerin mahallesine göçenlerden. Onat Kutlar için daha hastanede ölümle dövüş halindeyken yazdığı şiirde

“Belki aynı siperdeyiz 

Erken terhis bekleyenlerle 

Çınaraltı’ndayız da sanki 

 Bir gülümsemeyi bütünlemeye çalışıyoruz 

 Göndermek için sana 

Dön aramıza Onat/ Gülüşünle tekrarla 

 Yaşamanın değdiğini her acıya…” 

diyor. Ne çok öldük bu memlekette sevdasıyla yaşamak için, hesabını bile tutmak zor. 

Sinema sanatçısı Menderes Samancılar da;

“Güzeldir

 Seninle paylaşmak bir ömrü 

Öykülerime hatlar düştün 

 Şiirlerime virgüller.

 Penceremde sarmaşık

Bahçemde güller vardı 

 Pinpon oynardık, öğrendim senden 

 Gülerdi gözlerinin içi 

 Yarını yakalamış çocuklar gibi 

 Bir elinde Nergisler 

 Diğerinde aydınlar dilekçesi”

 diyor dizelerinde Onat Kutlar anlatırken. Saza söz gerek, şaire yürek. Sazına sözü, şiirine şairliği, sesinde türküsü Antep elinden…

            Dost canlısıdır Onat Kutlar, dostlukla üstüne titrer dostların. Biri ‘ah’ dese onun yüreğine sızı çöker adeta. Dostları hakkında yazarken de öyledir. Kaleminin üşüdüğünü, içinin titrediğini duyarsınız. Onat Kutlar diyor ki; “Yakın dostlarım hakkında yazı yazmam gerektiğinde hem sevinirim, hem de ödüm kopar. Sevinirim, çünkü insanların iyi tanıdığı kişiler ve konular üzerine iyi yazacağına inanırım. Ödüm kopar, çünkü sanatsal değerlendirmelerde öznel ilişkilere, eş dost hatırına, yakınlığın getirdiği ikiyüzlülüklere bence yer yoktur. Ya eleştirmek zorunda kalırsam, onu kırarsam diye ödüm kopar.” 

         İşte böyle ilkeli, dürüst, açık sözlü, engin gönüllü kalem ustasıdır Onat Kutlar. Ömrünce incitmemiş, kırmamış kimseyi, ama ilkesizde olmamış hayat dünyamızda. Ancak onu çok incittiler ahir ömründe, çok kırdılar, yasemin kokularından bile yoksun bıraktılar. Yattığı yer incitmesin.

       Onat Kutlar’ı okumaya geç kalmayın, tanıma ve tanışma randevunuzu kaçırmayın önce Antepliler, sonra da herkes derken, son sözü Onat Kutlar söylesin hepimize: “Umutsuz olmaya hakkımız yok. Yarın her zaman güzeldir.”

/