enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,4151
EURO
34,8070
ALTIN
2.419,64
BIST
10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Van
Hafif Yağmurlu
17°C
Van
17°C
Hafif Yağmurlu
Perşembe Hafif Yağmurlu
14°C
Cuma Az Bulutlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
15°C
Pazar Az Bulutlu
13°C
/
/
/

Hilmi Toy, Avrupa Forum’a yazdı: Aralık’ta aralandı idam kapısı

Hilmi Toy, Avrupa Forum’a yazdı: Aralık’ta aralandı idam kapısı. Toy, Erdal Eren’in idam edilişinin 39. yılında Erdal Eren’e ilişkin yazdı.

Hilmi Toy, Avrupa Forum’a yazdı: Aralık’ta aralandı idam kapısı
16.12.2019
A+
A-

13 Aralık 2019, günlerden Cuma. “Hayırlı Cumalar” mesajları geldi telefona. İnananlara saygımdan gülümseyip geçiyorum okuyarak. Oysa “günaydın” mesajlarıyla uyandım ben önce. Kiminden gül aldım, kimiyle kahve içtim yanında. İyi dilekleri örttüm gün için zamanın üstüne. Altında hasretlikler ısınsın diye sıkı sıkı hemde.

 

Geceden hazırlandım, bugün Würzburg’a düşsün istedim bu kez de yolum. Yola çıkmadan bürokratik işlerin görülmesi için elimde son evraklarla yorucu ve bir o kadar da bıktırıcı bürokrasinin bürosunda aldım soluğu. Erken bitti işim, uzun bekleyişe bıraktı yine zaman. Bürokrasi işte, her yerde, her zaman “kötü” görünür insanın gözüne, mahkeme duvarı gibi soğuktur yüzü. Ama yine de bir öğretmenin “en kötü bürokrasi komünist bürokrasi” dediği geliyor aklıma bunları yazarken.

 

Hayat devam ediyor işte. Şair Cemal Süreyya’nın dediği gibi “Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. /Varsın yara içinde kalsın dizlerim, /Yüreğim kadar acımaz nasıl olsa”. Evet, çelme takılan yerden başlıyorum hayata. Bürokrasinin öngördüğü dizlerimin ağrısı, sızısı. Ağrıyan, sızlayan yere yüreğimi sararım engin denizinde yelken açarken hayatta. Çözebileceği sorunları gündemine alır ne de olsa insan. Gündeminde olan sorunları çözerek yol alır.

 

13 Aralık 2019, 39 yıl öncesi bugün geldi yine aklıma, 11 aylık tutsaktık Adana’da o zaman. Gazetelerde okuduk haberi. 17 yaşın güzelliğinde bir genç, yaşı yaşımıza, “suçu suçumuza” benzer, bizim yaşlarda, akranlarımızdan bir genç Mamak Hapishanesinde yatarken idam gecesi yaşatılmış. Adı Erdal Eren. 12 Eylül darbe yılları, idam günleri. Çoğumuz da sırasını vakurla bekleme hissi var. Hatta hapishanelerde “kısasa kısas” hıncı ve intikam mantığıyla duvarda dizilip kurşuna dizilme de beklentilerden. 25 Ekim’de Serdar Soyergin Adana’da Kapalı Hapishanesinde, bizim kaldığımız, Hapishanede, bir iki koğuş ötemizde sabaha karşı idam etmişler, tüm tutuklu sol siyasiler iki gün geceyi gündüzleyerek şiirler, türküler, marşlarla hazırlayıp Uğurlamıştık o gün.

Voltada konuşurduk hep. İçerideki için başka bir duygu, yanı başında bir yiğidin, bir gencin idama gidişinin sesini duymanın yaşattıkları. “asmayıpta besleyelim mi?” diyor cuntanın şefi meydanlarda bağır bağır o günler. Julis Fucik’in “Darağacından Notlar”, Faruk Erem’in “Bir Ceza Avukatının Anıları”, Halit Çelenk’in “İdam Gecesi Anıları”, Nihat Behram’ın “Darağacında Üç Fidan” (ben dışarıda da okumuştum) İçerde okuduğumuz kitaplardan. Değişik ülkelerdeki darbe deneylerinden okuyup öğrendiğimiz de bu tür şeylere hazır olmayı öğütlüyor üstelik.

 

39 yıl önceye gitti birden aklım. Erdal Eren’i düşündüm, yazıp paylaşmak geldi içimden. Ne ilkti bu memlekette Erdal Eren, ne de son idam edilen oldu.

 

Aralık günlerinde aralanan İdam Kapısı 8 yıl sonra yeniden açıldı bu memlekette. 17 yaşındaydı. Yaşını büyütüp idam ettiler. O yaşlarda biz gençlere ibreti alem için hem de. Oysa son bakışında kaldı gençliğimiz, Erdal hep son bakışıyla 17 yaşında kaldı. “Büyümez ölü çocuklar” diyor Şair Nazım Hikmet. Erdal o gün bu gündür büyümedi, hep 17 yaşında kaldı. Seyit Rıza’nın da yaşını küçültüp asmışlardı yıllar önce yaşıtlarına ve bütün halkına ibreti alem için. Seyit Rıza’dan “bu da size dert olsun!” kaldı geriye. Dar Ağacı bile utandı, ama asanlar, asanlar utanmadı.

 

17 yaşında idam edildi Erdal, 39 yıl oldu o bakışa. Son bakış! 

“17 yaşında göğüsledi ipi, / Utandı darağacı, / Gece utandı. / 13 Aralık Şafağı gururla bastı bağrına,/ Sokaklar utandı suskunluğunu sorgularken, / Dilsiz duvarlar kuşandı öfkesini umudun. / Vakitsiz, ecelsiz ölüme meydan okudu Erdal, / İnançla Sıkılı yumruğu, / Bir Mitralyöz sesinde patlattığı sloganlarla. / Ferman utanmadı, / Dağlar utandı sessizliğine o gün, / Ölüm utandı” diye yazmıştım 4 yıl önce bu dizeleri. Yazarak paylaşmak istedim bu günde eşe dosta.

 

Alnı kızıl şafaklara değenler ad olurlar, türkülere, şiirlere ad olurlar, doğan çocuklara ad olurlar. Gecem gözlüm, Eylem gözlüm, Erdal gözlüm ad olurlar. Sokaklara, meydanlara ad olurlar. Fidelerde dal olurlar, denizlerde dalga olurlar.

 

“Büyü de baban sana idamlar alacak” diye yazmıştı Şair Gülten Akın bir şiirinde Erdal için. Bir çok sanatçı besteleyip okudu. Söz yazarı Aysel Gürel “Son bakış” diye yazdı, Sezen Aksu okudu içli ezgisiyle. Aralık kapısında söylenir en çok, dinlenir. Hukuksuz hükmün infazına itirazdır. Kalem kıranlara yüreğin ahıdır.

 

Son mektubunda “Zavallı ve çaresiz biriymişim gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Hepinize özgür ve mutlu bir yaşam diliyorum” diye yazmış Erdal. Son mektup ve son sözleri, hayata son bakışlarıdır aynı zamanda idama yürüyüp ipi göğüsleyenlerin.

“Yaşım on yedi, su taşıdım bahçenize

taş döktüm, gül küredim sizin için.

Devrildi kütükler gibi,

baldan tatlı düşlerim

yorgun bir ip uyuyup kaldı şuramda.

Anımsayın, kesik bir kol gibiydi gök” diyor şairlerimizden Mustafa Köz.

 

13 Aralık 2019, saat : 13.07, Würzburg’a düşsün istedim bu kez de yolum. Yola çıkınca yol boyu anılarla sırılsıklam olurum çokluk. Bu kez de yaşadım aynı şeyleri. Anılar sırılsıklam, ben ıslanmışım, ya siz?

 

Yazı Avrupa Forum‘dan alınmıştır.

/